29 Mart 2009 Pazar

KAHİN GEORGE FRİEDMAN'IN YANILGISI

KAHİN GEORGE FRİEDMAN HAKKINDA Kİ ARAŞTIRMAMI YAPTIM,
 VE 
HALA DA BU ADAMA L... DEMEYE DEVAM EDİYORUM.
 Bu adam diyor ki gelecek yüzyıl,
, savaşlar yüzyılı
 hadi buna peki diyelim.
Diyor ki ,. 
gelecek yüzyılın hakimi devletler; Türkiye, Polonya, meksika, Japonya 
--------
Türkiye'nin eski Osmanlı İmparatorluğunu dirilteceğini Orta doğunun hakimi olacağını söylüyor.
 Turkey İngilizce de anlamı ( hindi) bizi hindimi sanıyorlar hala,
 Obama'nın ilk ziyaretini de Türkiye ye yapacağı ,,
Bir kaç dönemeci birleştirince Bir savaşa doğrumu çekiliyoruz acaba diye düşünüyorum.. Eğitimli, meslek sahibi, başarılı Türk Vatandaşlarının Amerika ya göçmen olarak kabul edilmesi, 
Sorularımızı bir araya toplarsak nerde ise bir kehanetin varlığından şüphe etmemek gerek.
 Evet göçmen alımı konusunda G. Friedman a hak veriyorum 
Dünya çocuklarında ki folklorik kültürel eksiklik çocukların ruhundaki çürümeyi hızla artırıyor. 
Bu çürük çocuk ruh kokusu dünya yı hızla sarıyor. Ama bu çürüme Türk ve Müslüman alemin de de daha hızla ilerliyor. Bu çocuklarımızda ki çürüme Dünya yı kötü bir geleceğin beklediğini gösteriyor. 
NEZAMAN Kİ ruhsal çürümenin boyutlarını net olarak çizmeyi başaran çocuklar ; Bu çocuklar kimler?
Bu geleceğin aydın çocukları kimler?
Teknoliji ve medeniyetin doyumsuzluğa, bağımlılığa neden olmayacağı çocuklar kimler.?
Maddeye bağımlılık esaretine son veren çocuklar kimler?
TANRI ŞUANDA OBAMANIN YANIN DA. TANRI OBAMAYI NEZAMAN TERKEDECEK? BELKİDE OBAMAYI TERETMEYECEK.
TABİ, BU DA OBAMAYA BAĞLI
BUNU ÇİZGİSİ, YÜRÜDÜĞÜ YOL BELİRLEYECEK.
..............
İşte tüneldeki ışık göründü......
Geleceğin kurtuluşu, yoksul zenci çocukların gelişim çizgisine bağlı.
Bizim çocuklar gibi madde bağımlısı, teknoloji esiri olurlar sa biri gelip ekranı kapatacak.
THE AND
SON

ADAMIM,
 GELECEĞİN HAKİMLERİ YOKSUL ZENCİ ÇOCUKLARI.
GELECEĞİN KURTULUŞU ,
YOKSUL ZENCİ ÇOCUKLARI.

George friedman a bir konuda katılıyorum. EVET GÖÇMEN ALIMI konusunda. Ve bunu Türkiye ve diğer devletlere de şiddetle tavsiye ediyorum.
Irkların kapalı aile sistemlerinde doğan fidanların kalitesinin kayıp verdiğini
zaman içinde doğan her çocuğun zekasının kendinden önce doğan çocuktan katlanarak büyüdüğünü. Ancak üründe ruhsal kanserin tedavi edilemez boyutlara geldiğini, ırk karışımının olmadığından kalitenin düştüğünü
ANCAK ŞEHİRLEŞMENİN ETKİSİ MODERN HAYATIN, TEKNOLOJİNİN, SAĞLADIĞI RAHAT HAYATIN TEMBELLİĞE AŞIRI BENCİLLİĞE, SAHİP OLMA DUYGUSUNUN ŞİDDETİ KÖRÜKLEDİĞİ, NEDENLER TOPLUĞUNUN ÇÜRÜMEYE ZEMİN HAZIRLADIĞINI, ÇOCUĞUN İDRAK GÜCÜNDEKİ olumlu GELİŞMENİN ANCAK ZORLAYICI KOŞULLARIN TETİKLEMİSYLE ORTAYA ÇIKACAĞINI

BİLİRSEK, 
OXFORD DA, HARWERD DA, YALE DE OKUYAN OKUTTUĞUMUZ
ÇOCUKLARIMIZIN DÜNYANIN SONU NU HAZIRLAMAK TA OLDUĞUNU GÖRÜRÜZ.
TABİ SENTEZ GÜCÜMÜZ VARSA

DÜNYA YI DÜNYA ÇOCUKLARINI TÜMDEN DÜŞÜNECEK OLURSAK BİZİM DE ÇOCUKLARIN KURTULUŞUNU SAĞLARIZ.
AÇLIKTAN ÖLEN ÇOCUKLARA DUYARSIZ KALIRSAK
KENDİ ÇOCUKLARIMIZIN
REFAHINI DÜŞÜNDÜKÇE DE
TANRI NIN GAZABI YAKINDIR.
İŞTE OGÜN KAHKALARLA GÜLECEĞİM BENCİLİĞİN ESERİ TORUNLARINIZIN SONUNU GÖRDÜĞÜMDE

Evet bende duydum ortada bir kehanet var. Türk asıllı birinin Dünya hakimiyetinde söz sahibi olacağı, POLONYA YI duymadım.
Ama ben kahinime danıştım. Bu Türk Japon hayranı olsa da ırkçı değil. 
Ben merkezli yaşamına son vermiş Dünya nın etrafın da uydu olmaya kararlı biri.
Bu insan da Türk vatandaşı bile olmaya bilir.
Benim kahinimle George Friedman!ın kahinin arasında ki fark o şahıs Hindistan vatandaşı da olabilir. Ya da bir Etopyalı, Habeşli
BU KİŞİNİN EN BÜYÜK AMACI DÜNYA İNSANLARININ AYRILIĞINA NEDEN OLAN, HERŞEYİ DİN DE DAHİL ORTADAN KALDIRIP,
DÜNYA İNSANLARI ARASINDA AKRABALIK BAĞLARINDAN DAHA SIKI BİR BAĞ OLUŞTURMAK.
EVET FALCILARIM BUNUN KESİNLEŞECEĞİNİ SÖYLÜYORLAR.
BENİM KAHİNLERİM HAKLI ÇIKARSA
DÜNYA DAKİ HER İNSANI MUTLU BİR GELECEK KARŞILIYACAK.........
--------.
AMA GEORGE FRİEDMA'NIN KAHİNİ HAKLI ÇIKARSA
DÜNYA KAN GÖLÜNE DÖNECEK
AMERİKA TÜRKİYE!Yİ YANINA ALMAZSA
JAPOYA NIN YANINDA YER ALACAK. VE AMERİKANIN SONU GELECEK
------------
HALİMİZE
OTURUP AĞLAYALIM
İŞİMİZ FALCILARA KALDI
............
AMA ŞUNU DA UNUTMAYALIM
DÜNYA DA BİR SÜPRİZ YAŞANDIYSA BU TANRININ İNSANLARA Sürprizi;
BU DA OBAMA SÜPRİZİDİR.
1881DE ......
TANRININ İNSAN OLAMAYANLARA SÜPRİZİY Dİ
OSMANLININ HER KARIŞ TOPRAĞI İŞGAL EDİLMİŞ DÜŞMAN DEVLETLER ARASINDA PAY EDİLMİŞ
VE Sürpriz.....
OSMANLI SAVAŞLARINDA KOMUTA ETTİĞİ Hiçbir SAVAŞTA YENİLME MİŞ
TESADÜFE BAK
KAHİNLERE İNANMIYAN İNAÇSIZLARIN DİKKATİNİ ÇEKERİM.
YANMIŞ KÜLLER ARASINDAN
BİR Sürpriz DAHA
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
.......
TANRININ BİR DİĞER SÜPRİZİNE BAKALIM
HİNDİSTAN HALKINI TAM SÖMÜRGESİNE ALMIŞ
GÜNEŞİ HİÇ BATMAYAN İNGİLİZ DEVLETİNİN
KÜLETTİĞİ,  
HİNDİSTANTANIN KÜLLERİNDEN ATEŞ TUTUŞTURAN ÇIPLAK AYAKLI 1 METRELİK KIYAFETİYLE GANDİ.
DİĞER BAŞARILI DÜNYA LİDERLERİNİN GÜCÜNÜ,ÇIPLAK AYAKLARININ ALTINDA KOMİK DURUMA DÜŞÜRMESİNE NE DERSİNİZ.
EVET
Sürpriz .......

MAHATMA GANDİ.

SONU BELLİ OLAN FİLİMLERİ SEYRETMEYİ HİÇ SEVMEM
.......
TANRI NEDEN SEVSİN. 
TANRI NEDEN SONU BELLİ FİLİMLERE BU KADAR KAYNAK AYIRSIN.
.......
ZAMAN İÇİNDE
OLAYIN AKIŞI İÇİNDE
 FARKETMEDİĞİMİZ BİR ÇOK MUCİZEYE TANIK OLACAĞIZ.
.......
ŞUNU DA HİÇ UNUTMAYALIM
EİNSTEİN DERKİ
TANRI SİZİN KİTAPLARINI ZA SIĞMAYACAK KADAR BÜYÜK VE SONSUZDUR..
VE SONUÇ
YARATICIMIZ KADERCİ DEĞİLDİR.
ÖYLE OLSA HAYATI ÇOK SIKICI OLURDU.
........
AMA Bir şey KESİN İNSANLIGA İHANET EDENLERİ KENDİ BAŞARILARINDAKİ MEDENİYET SULARINDA BOĞUYOR.
İNSANLIĞA HİZMET EDEN ATALARINA İHANET EDENLERİN
ASLA İKİ YAKASI BİR ARAYA GELMİYOR.
TÜRKİYE DEKİ ATASINA İHANET EDEN, NANKÖRLERDE CEZASINI ÇEKECEK BUNDAN TÜRKİYE ÇOK AĞIR YARALAR ALACAK.
GANDİ YE İHANET EDENLERDE DOĞRULAMAYACAK.
DÜNYA DA DOĞAN TANRI SÜPRİZİ SOSYAL DEMOKRAT LİDERLERE GEREKEN DEĞERİ VERMEYEN NESİLLER.
BİR ADIM İLERİ 2 ADIM GERİ
MEHTER MARŞI
NAY NA NAY
ONUNCU YIL NUTKU SİZİN NEYİNİZE.
.....................

zalim kim

 ,,,Kılıcımla keseceğim bir zalim boynu varsa o da benimkidir. 

  GELİN DOSTLAR BİR OLALIM, ZALİME KILIÇ ÇALALIM.

Peki zalim kim?

Ama biz zalimin kim olduğunu biliyoruz diyeceksiniz.
Emin misiniz? 

  Benim çocukluğum zalimlerin hikayesini dinleyerek geçti. Neredeyse üç ayrı ırktan pay almış bir insan olarak, ve iki ayrı mezhebin ortak üyesi olarak büyüdüm. 
  Birbirinin atalarını zalimlikle suçladığı, çekiştirdiği, bana kendi fikirlerini, dini inançlarını, siyasi görüşlerini empoze etmeye çalışan akrabalarım arasında büyüdüm. Bir tarafın fikirlerini, dini inançlarını, siyasi görüşünü benimsesem; öbür akrabalarımı kaybetmek gibi bir sorunla karşılaşıyordum. Oysa benim bir tek akrabamı bile kaybetmeye tahammülüm yoktu. Bir tek siyasi görüşün üyesi olmayacak, bir tek mezhebi kabul etmeyecek kadar da aç gözlüydüm. Bir süre bu kadar çeşitliliğin içerisinde bir oraya bir öbür tarafa savruldum durdum.  

  Arkadaşlarımı seçerken çok çeşitliliğimin faydasını da çok gördüm. Herkesle arkadaş olabiliyordum. Bu da beni çok mutlu ediyordu. Ama burada da her arkadaşım kendi dini inancının, siyasi görüşünün faydalarından bahsediyordu. Karşı tarafı zalimlikle, vatan hainliğiyle, cahil davranmakla ve insan olmamakla suçluyordu. Arkadaş konusunda da aç gözlüydüm. Bir tek arkadaşımı bile kaybetmeye tahammülüm yoktu. Öyle suçlamalar vardı ki; hakaret dolu suçlamalar, bunun ucunun bana dokunduğundan hiç kimsenin haberi yoktu. Aslında farkında değillerdi. İnsanlara olan düşkünlüğüm. Bir tek insanı kaybetmeme konusunda ki aç gözlülüğüm beni katıksız bir riyakar yapmıştı. 

  Riyakarlığım had safhadaydı. Kürt akrabamla Kürt milliyetçisi, Türk akrabamla Türk milliyetçisi, Alevi akrabamla Alevi, 
Sünni akrabamla Sünni, solcu akrabamla solcu, sağcıyla sağcıydım. Tabi hiç tanımadığım
Arap akrabalarımın olma ihtimalide yüksekti. Bir bukalemun gibi yere ve kişiye göre değişimi anında sağlıyordum. 
  Aslında Kürt olmak, Türk olmak, alevi olmak, Sünni olmak, Arap kanı taşımak beni zerre kadar ilgilendirmiyordu. Bir ondan, bir bundan fikirler arasında asla tam bir siyasi görüşümde yoktu. Her şeydim ama hiçbir şeydim.
 Ben insanlara aşıktım. Onları dinlemekten aldığım doyumu hiçbir şey vermiyordu. Hayat hikayelerini dinlemek, sır dolu alemlerinde seyahat etmek, sırlarına sırdaş olmak,ruhlarında gezinmek. İşte benim cennetim buydu. Ben cennetimi bulmuştum. Bu cennet için de yapmayacağım şey yoktu.
Riyakarlık gibi....

  Bu insanları dinlemeye olan düşkünlüğüm bana iyi şeylerde kazandırmıştı. Mükemmel bir dinleyiciydim. İnsanların sadece sözlerini değil, ruhlarını bile dinleyebiliyordum. İsterse hiç konuşmasınlar.

  Tabi ilk çocukluk yıllarım bu kadar iyi geçmedi. Henüz riyakarlık yapmayı öğrenmemiştim. Olaylardan ve anlatılanlardan çok çabuk etkileniyordum. Hemen her şeye itiraz ediyordum. Herkese kırgındım. 

 Anneannem Osmanlı Devletinin son zamanlarında yaşamış bir kadındı. Köylerine yapılan Kürt baskınlarını anlatırdı. O zaman bana anlattığı hikaye şöyleydi; “Köyün dışında yüksek bir yerde daima gözcü beklerdi. Kürtler ufukta göründüğünde düdük çalardı. Çoluk çocuk toplanır dağlara kaçardık. Mağaralarda saklanırdık günlerce ser sefil. Kürtler evlerimizi talan ederler ne bulursa alırlar. Daha da hınçlarını alamazlarsa evlerimizi yakar giderlerdi.” diye anlatırdı. annem de bu anlatılanı şöyle desteklemişti: “Emmimlerin evinin temeli kazılırken Kürt baskınlarından kalma yanmış yatak yorgan destesi çıktı. Nereyi kazsan yanmış eşyalar çıkar.” demişti. Ben bu Kürt baskını hikayelerini çok daha sonra birçok kez farklı köylülerden de dinledim. 
  Kürt atalarımın zalimliklerini çocukken dinlemek beni çok yaralamıştı. Kürt olmayı reddediyordum. Ben Türk atalarıma benziyorum diyerek kendimi avutuyordum. Babamdan bile daha çok sevdiğim Kürt amcamla konuşmuyordum. Bana Kürt kızı diyeni bir kaşık suda boğabilirdim.
 Tabi sadece Kürtlerin zalimliklerini dinlemedim. Türk Atalarımın da zalimliklerini dinledim. Daha yakın zamanda solcu bir terörüstü ellerinden kaçıran Türk subaylarının bir köyün erkeklerini çırılçıplak soyup üç gün karda yatırdıklarını bunu yaşayan köylülerden bizzat dinledim. 
Tek suçu köyün muhtarı olmak olan amcam anlatırdı, kendisine yapılan işkenceleri “ Bu işkencelere bir insan olarak dayanmanın imkanı yok. Bana yapılan hiç zoruma gitmezdi de yan hücrede işkence yaptıkları genç bir kadının yalvarmaları,çığlıkları hala kulaklarımdan gitmedi.” derdi. Amcamın muhtarlık yaptığı dönemde hiçbir erkek karısını dövemezdi. Adaletli bir insandı. Asla şiddetten hoşlanmazdı. Karısına, çocuklarına veya bir başkasına elini kaldırmamıştı. Evinde silah bulundurmazdı. “Birini öldürmektense ölmeyi tercih ederim” derdi. Ama kendisine ve o kadına işkence eden Türk Subayını öldürmek istediğini söylerdi. Aslında öldürülmesi gereken kişi Türk Subayı değil, kendi oğluydu. Bencil, muhakemeden yoksun, içgüdüsel dürtüleriyle hareket eden, insanlıktan nasibini almamış oğlunun yüzünden genç yaşta beyin kanamasından hayata veda etti.
 Bu örneklerin yüzlercesini yazabilirim. Sıkıyönetim döneminde ülke için pek de tehdit oluşturmayan insanların işkence gördüğü, sorguda olan bazı insanların kaybolduğunu bilmeyen yok. Yüzlercesi de anlatılır.

Zalimlik ırklara özgü bir ruh hali mi?
 
Hitler'in üstün bir ırk yaratma amacıyla yaptığı zalimliği Alman ırkına mal etmek mümkün mü?

Soylu bir ırk var mı?

Peki din kalkanı altında yapılan zalimliklere ne demeli ?
Aynı dinden olup da mezhepler altında ki zalimliklere ne demeli?
Haçlıların Müslümanlara yaptıklarına bir açıklamaları var mı?  
Çocukluğum, Muaviye, Yezit, Yıldırım Bayazıd'ın Alevilere yaptığı zalimlikleri dinlemekle geçti.
Hangi zalimi öldüreceğiz. Diyelim ki geçmişi öldürdük, Ya bugün yapılanlar.

Biraz da günümüze bakalım mı?

  Yıllarca Hitler Almanya'sının SS subaylarını bulmak, yargılamak için mücadele veren Yahudiler acaba Filistinlilere yapılan işkenceleri hiç düşündüler mi? Hitler Almanya'sındaki kadar özgür olsalardı Yahudi subaylar, yazılı ve görsel medya bu kadar iyi çalışmasaydı ; Filistinlileri fırınlara atıp yakmazlar mıydı? Veya başka zalimlikler yapmazlar mıydı? Dünya ya kapalı yaşasaydılar bu kadar centilmen olurlar mıydı? Ve bu Filistin sorununu bu kadar uzatırlar mıydı? Bence bu güçle bu dertten yıllar önce kurtulmuş olurlardı.
İnanın aynı şartlarda Hitler'in SS subaylarından farklı davranmazlardı.

Birde daha farklı açıdan bakalım mı?
  Ya Filistinliler Yahudilerin konumunda olsalar; gücü elinde bulundursalardı Yahudilere acıyacaklar mıydı? Liderliği ele geçirmek için kendi insanlarını öldürmekten, duygusal rahatsızlık hissetmeyen, iç isyanlar çıkararak kendi ülkesi insanlarını boğaz boğaza getirmekten çekinmeyen, Filistin insanlarının Hitler SS subaylarından farklı davranacaklarına asla inanmıyorum.

Modern çağın kaymağını yiyen, eğitimin en yüksek seviyelerde olduğu Amerikan, İngiliz Subaylarının Irak da yaptığı işkenceleri ve kadınlara yapılan tecavüzleri görsel medyadan hepimiz izledik.

  Liderliği elinden kaçırmak istemeyen hayvanlar diğer hayvanları rahatlıkla öldürebiliyor. Veya liderlik için kıyasıya savaşabiliyor. Bu konuda insanları hayvanlardan ayıran fark ne?
  Aslında Darwin haklıydı. Hayvanlarla benzer davranış biçimlerimiz var. Çoğu içgüdüsel dürtülerimiz aynı. Ama bir konuda Darwin yeterli bilgi veremedi. Evrimleşmede Muhakeme gücümüz, idrak gücümüz duygusal zekamız nasıl oluştu ? Çocuklara, özürlülere, bebeklere, yaşlılara tecavüz eden; hayvanlarla cinsel ilişkide mahsur görmeyen; kendi çocuklarıyla ilişkiye giren insanlar hala var aramızda. Ve gelecek nesillerde de olacak. Darwin yanılıyor diyebilir miyiz? Çok şaşarım.
 
 İlk insandan bu güne kadar uzun yol aldık. Olumsuz İçgüdüsel dürtülerimizin ne kadarına hakim olmayı başardık? 

Eğitimin faydası oldu mu? 
Evet. 
Zalimlere......

Bugün Hitler' i getirseniz onu bir koltuğa oturtsanız, neden bu kadar insanı öldürdüğünü sorsanız onun savunmalarıyla ona hak verirdiniz. Belki sizde bir Yahudi düşmanı olurdunuz.
Hangi zalime sorsanız haklıdır. İdealleri vardır. Vatanını savunmuştur. Vatan tehlike içindedir tehditlerden kurtulmak için gereklidir. İşkence edilmiştir. Öç alması gerekmektedir. 

Eğitimin zalimlere çok faydası olmuştur.. Süslü sözleriyle kamuoyu oluşturup, cahil insanları öldürmenin gerekliliğine inandırıp, katliam yaptırıyorlar. Zavallı insanları cennet hayalleriyle veya statü hayalleriyle kandırıp masum insanları öldürterek zalimliliklerine ortak ediyorlardı. 

  İlk çağdan bu güne değişen, eğitimle canavarlığın savunması daha kolay olmadı mı? Başkan George Bush'un Irak'ı Cehenneme Çevirmesi. İkna gücüne güveni, kendi vatandaşlarını kandıran onun güçlü savunması değil miydi?

  Babama şöyle bir soru sormuştum:” Baba Dünya'nın kayıtsız, şartız tek hakimi olsan Dünya'yı nasıl yönetirdin?” O da bana “ büyük bir temizlik yapardım epey bir insanı sallandırırdım” demişti. 
Çözüm bu muydu?
  Senin inançlarına ortak olmayan, sana kayıtsız şartsız itaat etmeyen, liderlik konumunu tehlikeye sokan, sana saygı duymayan; dürtüleriyle başı dertte, zaafları olan ve üstelik himayende olan insanları öldürmek bizi insan yapmaz ki.
 
Lider olup ta şiddete başvurmayan bir lider var Mahatma Gandi. Gandi Hindistan'ın bağımsızlığı için silaha sarılmamış. Ve bütün Dünya'ya insanlık dersi vermişti. Başkalarını bilmem ama ben yaşadıkça bu dersi asla unutmayacağım.
  Ve Gandi'yi insanlık merdivenlerinin doruklarında, insanlara yaşamak, mutlu olmak, bir lider olmak için pek de çok fazla eşyaya maddeye ihtiyaç olmadığını çıplak bedeniyle, keçisiyle, ilkel eviyle, bahçesindeki sebzesiyle anlatmaya çalışmıştı. 
  
Peki Dünya'nın yönetimi bende olsaydı. Ben ne yapardım. 
Eğer düşmanlıklarımı sürdürüp, benim dinimden olmayan, benim ırkımdan olmayanlara karşı kinimi sürdürürsem Hitler'den daha zalim olmaz mıydım? Çocukların işkence görmesine dayanamam. Benim zaafım da bu. Olumsuz cinsel dürtüleriyle baş edemeyenleri, Çocuklara işkence edenleri öldürmez miydim? 
Yani zalimlerin zalimi olmaz mıydım?

Ama bugün bir şey öğrendim. Ne kadar da reddetsem, yarı hayvan yarı insanım. Her an hata yapabilirim. Genlerimde hayvanlara özgü olumsuz içgüdüsel dürtülerim var. Bunlardan kurtulmanın asla yolu yok. Şartlar oluştuğunda ortaya çıkma ihtimali ÇOOOK yüksek. İdrak gücümü, insanlığımı alt edecek korkunç bir öfkem var.
  Şunu biliyorum ki sırtımda göremediğim vahşi bir hayvan postuyla dolaşıyorum. 
Eğer sırtımda vahşi bir hayvan postu taşıdığımı unutursam;
Kendime ve insanlara her zaman zarar verebilirim. O halde;

Kılıcımla keseceğim bir zalim boynu varsa o da benimkidir.